Ankara’da patlamayı lanetleyen 117 sendikacıya ceza
MALATYA - Tarım Orkam Sen İl Temsilcisi Ali Rıza Deprem, Ankara’da 102 kişinin yaşamını yitirdiği canlı bomba saldırısını lanetlemek için gerçekleştirilen etkinliklere katılan KESK’e bağlı sendikalara üye 83 kişiye uyarı, maaş kesintisi, kınama, emniyete ifadeye çağırma, 23’üne Cumhurbaşkanına hakar..
@mersinhaber 'i takip et
MALATYA - Tarım Orkam Sen İl Temsilcisi Ali Rıza Deprem, Ankara’da 102 kişinin yaşamını yitirdiği canlı bomba saldırısını lanetlemek için gerçekleştirilen etkinliklere katılan KESK’e bağlı sendikalara üye 83 kişiye uyarı, maaş kesintisi, kınama, emniyete ifadeye çağırma, 23’üne Cumhurbaşkanına hakaretten, 2 kişiye basın metnini okuduğu için açığa alma, 9’una sürgün ve 1 kişiye sosyal paylaşım sitesindeki paylaşımı nedeniyle açığa alma cezaları verildiğini söyledi.
KESK üyeleri, 10 Ekim Ankara’da 102 kişini hayatını kaybettiği canlı bomba saldırısında ölenleri katliamın ikinci ayında Malatya Tren Garı önünde andı. Burada açıklamalarda bulunan Tarım Orkam Sen İl Temsilcisi ve KESK Malatya Dönem Sözcüsü Ali Rıza Deprem, 7 Haziran genel seçimleri sonrası ülkenin çatışma ortamını dönüştürüldüğünü anımsattı. ‘AKP tek başına iktidar olmazsa ne istikrar kalır ne de çatışmasızlık ortamı’ algısı hakim hale getirildiğini kaydeden Deprem, hükümete yakın medyanın ‘apoletli medyaya’ rahmet okutur cinsten farklılıkları derinleştirdiğini belirtti. Yandaş medyanın toplumu ‘AKP yanlısı/AKP karşıtı’ üzerinden ikiye ayırdığını vurgulayan Tarım Orkam Sen İl Temsilcisi, ölümlerin tasnif edildiğini, ölü sayılarını yarıştırıldığını ifade etti.
Ali Rıza Deprem, sözlerini şöyle sürdürdü: “Temmuz-Eylül 2015 arasında yüzlerce insanımız ölürken onlarcası da sakat kaldı. Sadece Suruç’ta patlayan bombayla 33 insanımız öldürüldü. Daha sonra 10 Ekim’de Ankara’da gür bir barış sesi haykırmak istedik. ‘Savaşa İnat Barış Hemen Şimdi’ şiarı ile Emek, Demokrasi ve Barış mitingi düzenlenmesi kararı alındı. 10 Ekim 2015 saat 10.04’te saraylarını, saltanatlarını kurtarmak için Türkiye’yi kanlı bir sürecin içine çekenlere karşı ülkenin dört bir yanından gelen barış elçileri; Türküyle Kürdüyle, Alevisiyle Sünnisiyle, aynı halaya durduğu esnada yaşamlarımızı değiştiren katliam gerçekleşti. Patlamadan sonra, az sayıda ambulans olay yerine ancak 44 dakikada gelmiş ve bu yüzden yaralıların büyük çoğunluğu özel araçlarla hastanelere taşınmıştır. Yaşanan katliam sonrasında iktidarın tavrı da, katliamın amacını destekler nitelikte olmuştur. Her zaman olduğu gibi yine bizlere biber gazı ve plastik mermi ile müdahale edildi.”
"MESELENİN BİR TARAFINDA ‘EMEK-BARIŞ-DEMOKRASİ’ GÜÇLERİ, DİĞER TARAFINDA İSE EMEK-BARIŞ-DEMOKRASİ DÜŞMANLARI VARDIR”
Katliamı kınamak için düzenlenen etkinliklere katılan 117 sendikacıya çeşitli cezalar verildiğini ifade eden Deprem, “10 Ekim katliamında 100 canımızı kaybetmemize ve yüzlerce yaralımıza rağmen AKP’nin saldırıları sonrasında da bitmedi. Katliamın perde arkasını açığa çıkarmak bir yana, daha ilk gün ‘kokteyl eylem’ diyerek muğlaklaştırma çabasına girenler, katliamı lanetlemek için gerçekleştirdiğimiz grev ve diğer etkinlikler nedeniyle, KESK’e bağlı sendika üyelerinden 83’üne uyarı, aylıktan kesme, kınama, emniyete ifadeye çağırma, 23’üne Cumhurbaşkanına hakaretten, basın metnini okuduğu için 2’sine açığa alma, 9’una sürgün ve sosyal paylaşım nedeniyle de 1’ine açığa alınma cezaları verilmiştir. Burada mesele bir güvenlik meselesi değil toplumsal ve politik bir meseledir. Meselenin bir tarafında terör, öbür tarafında ‘güvenlik’ yoktur. Meselenin bir tarafında ‘emek-barış-demokrasi’ güçleri, diğer tarafında ise emek-barış-demokrasi düşmanları vardır” diye konuştu.
Ankara’daki patlamaya ilişkin soruşturmanın özerk kuruluşlarca yürütülmesini istediklerinin altını çizen Tarım Orkam Sen İl Temsilcisi ve KESK Malatya Dönem Sözcüsü, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu nedenle söz konusu katliamın gerçekleşmesinde başta dönemin İçişleri ve Adalet Bakanı olmak üzere Başbakanın da içerisinde olduğu tüm hükümet üyelerinin ağır sorumluluklarının ortaya çıkması için ‘yüzyılın davası’ olarak nitelediğimiz bu davanın Birleşmiş Milletler Minnesota Kriterleri ve İnsan Hakları Komiserliğinin tavsiye kararları doğrultusunda, suçun mağduru olan konfederasyonumuz KESK’in aktif olarak katılacağı, bağımsız, özerk kuruluşlarca objektif ve insan hakları etiğine uygun bir soruşturmanın yürütülmesini talep ediyoruz. Barış Karanfili yoldaşlarımıza vereceğimiz söz halklarımızın özlemini çektiği barışı sağlamak ve iktidar uğruna her şeyi yapabilecek kadar gözü kararanları, katliamı gerçekleştirenleri açığa çıkarıp hesap sormak olacaktır.”
CİHAN
KESK üyeleri, 10 Ekim Ankara’da 102 kişini hayatını kaybettiği canlı bomba saldırısında ölenleri katliamın ikinci ayında Malatya Tren Garı önünde andı. Burada açıklamalarda bulunan Tarım Orkam Sen İl Temsilcisi ve KESK Malatya Dönem Sözcüsü Ali Rıza Deprem, 7 Haziran genel seçimleri sonrası ülkenin çatışma ortamını dönüştürüldüğünü anımsattı. ‘AKP tek başına iktidar olmazsa ne istikrar kalır ne de çatışmasızlık ortamı’ algısı hakim hale getirildiğini kaydeden Deprem, hükümete yakın medyanın ‘apoletli medyaya’ rahmet okutur cinsten farklılıkları derinleştirdiğini belirtti. Yandaş medyanın toplumu ‘AKP yanlısı/AKP karşıtı’ üzerinden ikiye ayırdığını vurgulayan Tarım Orkam Sen İl Temsilcisi, ölümlerin tasnif edildiğini, ölü sayılarını yarıştırıldığını ifade etti.
Ali Rıza Deprem, sözlerini şöyle sürdürdü: “Temmuz-Eylül 2015 arasında yüzlerce insanımız ölürken onlarcası da sakat kaldı. Sadece Suruç’ta patlayan bombayla 33 insanımız öldürüldü. Daha sonra 10 Ekim’de Ankara’da gür bir barış sesi haykırmak istedik. ‘Savaşa İnat Barış Hemen Şimdi’ şiarı ile Emek, Demokrasi ve Barış mitingi düzenlenmesi kararı alındı. 10 Ekim 2015 saat 10.04’te saraylarını, saltanatlarını kurtarmak için Türkiye’yi kanlı bir sürecin içine çekenlere karşı ülkenin dört bir yanından gelen barış elçileri; Türküyle Kürdüyle, Alevisiyle Sünnisiyle, aynı halaya durduğu esnada yaşamlarımızı değiştiren katliam gerçekleşti. Patlamadan sonra, az sayıda ambulans olay yerine ancak 44 dakikada gelmiş ve bu yüzden yaralıların büyük çoğunluğu özel araçlarla hastanelere taşınmıştır. Yaşanan katliam sonrasında iktidarın tavrı da, katliamın amacını destekler nitelikte olmuştur. Her zaman olduğu gibi yine bizlere biber gazı ve plastik mermi ile müdahale edildi.”
"MESELENİN BİR TARAFINDA ‘EMEK-BARIŞ-DEMOKRASİ’ GÜÇLERİ, DİĞER TARAFINDA İSE EMEK-BARIŞ-DEMOKRASİ DÜŞMANLARI VARDIR”
Katliamı kınamak için düzenlenen etkinliklere katılan 117 sendikacıya çeşitli cezalar verildiğini ifade eden Deprem, “10 Ekim katliamında 100 canımızı kaybetmemize ve yüzlerce yaralımıza rağmen AKP’nin saldırıları sonrasında da bitmedi. Katliamın perde arkasını açığa çıkarmak bir yana, daha ilk gün ‘kokteyl eylem’ diyerek muğlaklaştırma çabasına girenler, katliamı lanetlemek için gerçekleştirdiğimiz grev ve diğer etkinlikler nedeniyle, KESK’e bağlı sendika üyelerinden 83’üne uyarı, aylıktan kesme, kınama, emniyete ifadeye çağırma, 23’üne Cumhurbaşkanına hakaretten, basın metnini okuduğu için 2’sine açığa alma, 9’una sürgün ve sosyal paylaşım nedeniyle de 1’ine açığa alınma cezaları verilmiştir. Burada mesele bir güvenlik meselesi değil toplumsal ve politik bir meseledir. Meselenin bir tarafında terör, öbür tarafında ‘güvenlik’ yoktur. Meselenin bir tarafında ‘emek-barış-demokrasi’ güçleri, diğer tarafında ise emek-barış-demokrasi düşmanları vardır” diye konuştu.
Ankara’daki patlamaya ilişkin soruşturmanın özerk kuruluşlarca yürütülmesini istediklerinin altını çizen Tarım Orkam Sen İl Temsilcisi ve KESK Malatya Dönem Sözcüsü, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu nedenle söz konusu katliamın gerçekleşmesinde başta dönemin İçişleri ve Adalet Bakanı olmak üzere Başbakanın da içerisinde olduğu tüm hükümet üyelerinin ağır sorumluluklarının ortaya çıkması için ‘yüzyılın davası’ olarak nitelediğimiz bu davanın Birleşmiş Milletler Minnesota Kriterleri ve İnsan Hakları Komiserliğinin tavsiye kararları doğrultusunda, suçun mağduru olan konfederasyonumuz KESK’in aktif olarak katılacağı, bağımsız, özerk kuruluşlarca objektif ve insan hakları etiğine uygun bir soruşturmanın yürütülmesini talep ediyoruz. Barış Karanfili yoldaşlarımıza vereceğimiz söz halklarımızın özlemini çektiği barışı sağlamak ve iktidar uğruna her şeyi yapabilecek kadar gözü kararanları, katliamı gerçekleştirenleri açığa çıkarıp hesap sormak olacaktır.”
CİHAN