'Yargı mensubunun cemaati, cemiyeti, partisi, şusu busu olmaz'!
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, 'Bir devlet varsa aynı zamanda orada güvenli yargı olmak mecburiyetinde. Yargı mensubunun cemaati cemiyeti, partisi, şusu busu olmaz' dedi. !
@mersinhaber 'i takip et
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, AK Parti Yozgat İl Başkanlığınca Yozgat Belediyesi Nohutlu Tepe Bilal Şahin Sosyal Tesislerinde düzenlen “Yeni Türkiye ve Sivil Toplum Kuruluşları Buluşması” programına katıldı. Çiçek, program öncesi Yozgat'ı Nohutlu tepesinden seyredip, Vali Abdulkadir Yazıcı ve milletvekillerinden bilgi aldı. Daha sonra toplantıya geçen Çiçek, burada yaptığı konuşmada siyasete memleketi Yozgat'ta başladığını ifade ederek, siyasette 50 yılı doldurduğunu söyledi. Yaptığı konuşmanın bir manada teşekkür konuşması olduğunu ifade eden Meclis Başkanı Çiçek, “Bu benim bir manada teşekkür konuşmam. Siyasi hayata gireli tam 50 yıl olmuş. 50 yılı geride bıraktım. Siyasetten anlaşılan bir parti bünyesinde, bir partiye bağlı olarak yapılan işleri, o dar kavramda bir siyaset anlayışıdır. Esas olan siyaseti öğretmenlerimizden, hocalarımızdan, yazılanlardan bildiğimiz, okuduğumuz şu ki, ülkeniz için, milletiniz için çalışmak, gayret etmek, devletimizi daha güçlü, milletimizi daha mutlu yapabilmenin adıdır esas siyaset” diye konuştu.
Milletin son 100 yılda kazandığı üç önemli kazanım olduğunu anlatan Çiçek, “Bunları iyi hatırlamak lazım. 7 Haziran seçimleri var. Aklımız fikrimiz o ne dedi, bu ne dedi, şu ne dedi, asgari ücret ne kadar artar, oradan ne gelecek, buradan ne gelecek, şu, bu. Bunları söyleyen söylesin. Siz bunları dinleyin, kendi vicdanınızla, kendi aklınızla tartın. Kediye de bakın, ete de bakın, hesabınız neyse ona göre yapın. Ama evvela siyaseti yaparken devlet ve millet açısından yapmak, biraz parti kimliğimizin üzerine çıkarak bunları yapmak gerekir. Öyle yapmadığımız takdirde bu siyaset kısır siyaset olur” şeklinde konuştu.
Devletin her zaman güçlü olması gerektiğini vurgulayan Çiçek, "Bu coğrafyada zayıf düşen, güçsüz düşen toplumların yaşam şansı yok. O zaman siyaseti yaparken ister partililer olarak ister partilerin dışında, sivil toplum olarak sizlerde siyaset yapıyorsunuz. Belirli amaçlarla bir araya gelmişsiniz. Dolayısıyla, devleti daha güçlü, milleti daha güçlü hale getirecek değerlendirmeleri yapmak, siyasetin maksatlarını yapmak gerekecektir. Bunu yapmadığımız takdirde bizden evvelki kavimlerin, toplumların, milletlerin akıbetine uğrarız” ifadelerini kullandı.
SİYASET DEVLET VE MİLLET İÇİN YAPILIR
Siyasetin devlet ve milletin menfaatleri için yapılması gerektiğini vurgulayan Çiçek, "Oğlumu sağlığa yerleştir, kızımı liseye koy, ötekini özel idareye aldırının adı siyaset değildir. Nitelikten artık siyaseti bunlardan kurtarmamız gerekiyor. Siyasi değerleri de özel iş olarak anlamamak gerekiyor. Bunu yaparsa iyi bunu yapmazsa kötü değil. Devlet için, millet için ne yapıyor ona bakmak lazım. Böyle bir siyaset ibadet olur. 50 yıllık süre zarfında da bunu yapmaya çalıştım ben” şeklinde konuştu.
Ülkelerin gelişmesinde üniversitelere büyük görev düştüğüne değinen Çiçek, üniversitelerin proje üreten eğitim yuvaları olduğunu kaydetti. Üniversitlerin büyük sorumluluğu olduğunu vurgulayan Çiçek şöyle devam etti: “Onlar bileme yönelecek, bu ülkenin gençlerini iyi yetiştirecek. Kendi değerleri açısından bilim açısından, çağın beklentileri açısından. Bunu yapamadıkları takdirde en büyük sorumluluk onlardadır. Üniversitelerimiz artık rektör seçimi için, dekan seçimi için kulis yapmaktan ilim yapmaya vakit bulamaz hale geliyorlar. Bu çabadan, bu gayretten, bu işlerden de bir an evvel kurtulmaları gerekiyor. Proje üreten hangi ilde görev yapıyorlarsa o ülkenin o ilin motoru olma konumuna gelmeleri gerekir. Eğer Yozgat geri kaldı, geri kalıyor diye konuşuyorlarsa bunun 2006 yılından sonraki sorumlusu üniversiteler olur. Biz her türlü desteği verdik, vermeye de çalışıyoruz”
VERİLEN VAATLERDE HESABI SİZ YAPIN
Seçim zamanların bir vaat zamanı olduğuna değinen Meclis Başkanı Çiçek, “Vaat bol, ama kaynak meselesine gelince bir polemik başlıyor. Onlar polemiği yapadursunlar, ona hiçbir şey demem, herkesin ifade özgürlüğü var. Ama hesabı yapacak olan sizsiniz, sizler iyi hesap yapın, iyi düşünün, iyi taşının günü birlik kestirme çözümlerin olmadığını bilin. Bunu bilin ki Türkiye yanlış yollara düşmesin. Bir ülke gerçekten gelişmiş ülke olmak istiyorsa, güçlenmiş bir ülke olmak istiyorsa, hasımlarına ve rakiplerine karşı iri ve diri bir ülke olmak istiyorsa şu dört şartı yerine getirmesi lazım. Bunlardan bir tanesi siyasi istikrardır. Bu lafı çok duyuyorsunuz, çok duyacaksınız, bu bir parti sloganı değil bu. Bir partinin iktidara gitmek için söylediği vaat değil. Türkiye’nin olmazsa olmazıdır. İstikrar olmadığı takdirde bizim gelişme imkanımız son derece kısıtlı oluyor, son derece sınırlı oluyor, istikrarın, siyasi istikrarın bozulmaması lazım. Siyasi istikrar için istikrarı için ekonomik istikrar önemli, bir arabanın dört lastiği var. Bir lastiği siyasi istikrar, ikinci lastiği ekonomik istikrardır. Ekonominin istikrarını bozacak yanlışlara ne siz talep edin ne de bu yanlış yapacakları fırsat verin bedelini siz ödersiniz” dedi.
İkinci istikrarın hukuku istikrarı olduğunu vurgulayan Çiçek, “Şunun bilinmesi lazım; Devlete güven, yargıya güvendir. Bir ülkenin yargısı o ülkenin bağımsızlığının alametidir. Bir ülkede bağımsız varsa orada bir bağımsız devlet var demektir. Çünkü Türk milleti adına yargılama yapıyor yargı. Biz de Türk milleti adına yasama görevini yapıyoruz. Hükümetler de Türk milleti adına yürütme yapıyor. Dolayısıyla yargıya güven devlete güvendir. O sebeple zaman zaman yaşadığımız sebeple, bu ülkede ordunun da yargının da yedeği yoktur. Bu kanaatimde en ufak bir değişiklik yok. Yaşananlardan sonra daha çok bu fikre sahibim. Bir ülkenin yargısının ve ordusunun yedeği olmaz, benim yedeğim var, belediye başkanını yedeği var, seçim yapılır başkası gelir. Ama ordunun ve yargının yedeği yok. Bunlar bizim iki önemli göz bebeğimizdir, iki önemli kurumumuzdur. Bu iki kurumun üzerine titrememiz gerekiyor” diye konuştu.
YARGI MENSUBUNUN CEMAATİ CEMİYETİ OLMAZ
Yargıya güven bir başka açıdan önemli olduğunun ifade eden Çiçek, “Bir ülkede kamu düzeni nasıl sağlayacaksınız. Benim sizinle, sizin devletle ihtilafınız var bunun kararını kim verecek, kim çözecek bunu. Bir ülkenin yargısı çözecek. Yargıya güven olmazsa o zaman bu toplumda adalet olmaz. Bu toplumda bir kısım yanlış yollara tevessül edenler çıkar. Onun için yargı devlete güvenin en önemli tezahür alanıdır. Bir devlet varsa aynı zamanda orda güvenli yargı olmak mecburiyetinde. Onun için söylemeye çalıştır bir daha söyleyim. Yargı mensubunun cemaati cemiyeti, partisi, şusu busu olmaz. Yargı hukuktan, uluslararası hukuktan izafesini alır. Yargının doğrusu budur. Buna uygun hareket ettiği takdirde bundan ülke kazanır, hepimiz kazanırız. Kararını verirken, kanun tanımaz, nizam tanımaz, mensubiyetine göre, aiyidetine göre karar vermeye çalışırsa emin olun oraya da yanlış yapmış olur, ülkemize de yanlış yapmış olur. Türkiye maalesef içinden çıkılması fevkalade zor bir kaosun içerisine sürüklendi. Üç yıl dört yıl siyasetin gündeminden düşmeyen gerginliklere, kutuplaşmalara, ayrışmalara sebebiyet veren şimdi denilmiyor ki Türkiye’de kutuplaşmalar var. 4 yıldır ben meclis başkanı oldum başladık bu davalara görevim bitiyor Türkiye’de gerginlik varsa sıkıntılar varsa belli davalar üzerinden Türkiye’nin yaşadığı çok sert çok acımasız siyasi tartışmalar var” şeklinde konuştu.
Dördüncü istikrarın da bürokratik istikrarı olduğunu belirten Çiçek, "Tekerleğin dördüncüsü de bürokratik istikrardır. Çünkü alet işler el övünür, devleti çalıştıran bürokrasidir. Siyasetçi hedef koyar, geri kalanını bürokrasi döndürecek çarkı. Bunun ehil olması lazım, size göresi, bana göresi, bizdeni, sizdeni olmaz. Emaneti ehline vermek ilmin gereğidir, aklın gereğidir. Dinin gereğidir” ifadesini kullandı
MEVCUT ANAYASA KAVGA ÇIKARTAN BİR ANAYASADIR
Hukuku istikrarın en temel ayaklarından bir tanesi, yeni bir anayasa ihtiyacı olduğuna değinen Çiçek, "Memnuniyet verici taraf herkesin yeni bir anayasa yapacağız demesidir. Yeni bir anayasa yapalım diye hayatımın en önemli zamanını bu işe ayırdım. Bu anayasa ile Türkiye yoluna devam edemiyor edemez. Bu günkü hal çok kötü haldir. Bu günkü anayasal sistem kastettiğim odur. Bu sistem kavga çıkarmaya meyillidir. Devletin organları arasında seninle benim arasında değil .Bugünkü anayasal sistem kesinlikle kavga çıkarır. Geçmişte kavga çıkardı. Bir anayasa fırladı Türkiye 10 sene de belini doğrultamadı. Hükümetle cumhurbaşkanı arasındaki kavgada. Dolayısıyla ben söylediklerimi ben bire bir yaşamış bir insan olarak söylüyorum. Bu sistemde Türkiye yoluna devam edemez. Hükümet kavgaları kurumlar arası kavga, erkler arası kavga Türkiye’ye çok şey kaybettiriyor. Bunun mutlak suretle değişmesi lazım" şeklinde konuştu.
KİŞİLERİ DEĞİL SİSTEMİ TARTIŞMAK GEREKİR
Yeni bir anayasa tartışmaların yapıldığını bunun ise güzel bir gelişme olduğunu dile getiren Çiçek şunları kaydetti: “Bu hayra alamet. Ama bunu sonlandırmak lazım. Burada temel bir ayrılık var. Ne diyor bir partimiz başkanlık sistemi. Koalisyonlar olmasın diyor vesaire bu gerekçeler ile başkanlık sistemi diyor. Bazı partilerimizde başkanlık sistemi diyor. Ama benim üzüldüğüm nokta biz sistem tartışması yapıyoruz derken şahısları tartışıyoruz. Konuyu değil konuşulanı tartışıyoruz. Başkanlık sistemini Özal gündeme getirdi. Özal tartışıldı. İçeriğini tartışmadık o zaman, tartışmış olsaydık toplum olarak bilgi sahibi olmuş olurduk. Sonra Sayın Demirel gündeme getirdi. O zamanda Demirel’i tartıştık. Yine konunun içeriği boşlukta kaldı. Şimdi yine başkanlık sitemi. Bir sonucu varacaksak önce içeriğini tartışmamız lazım.”
Ülkede 50’li yıllardan sonra çok partili sistemle yönetildiğini ifade eden Çiçek şöyle konuştu:
"Demokrasimizin zaman zaman sıkıntıları oldu, aksaklıkları oldu. Eksikleri oldu. Bugünde var. Ama sunu unutmamak lazım demokrasinin 3 tane ayağı var. Bu üç ayağından ikisi Türkiye’de noksan. Bu iki ayağı el birliğiyle inşa etmemiz gerekiyor. Birisi hukuk ayağı. İyi kötü kanun nizam var. Eksikse düzeltiyoruz. Ama iki ayağı birisi ahlak ayağı diğeri kültür ayağı. Ahlak ve kültür yönünden demokrasiye takviye etmezseniz kanun çıkartıp bu toplumdaki aksaklıkları, sıkıntıları sizi bizi rahatsız edecek başkaca şeyleri ortadan kaldıramazsınız. 5 tane savcı 10 tane hakim 100 tane polis ile bu toplumda ahlak ikame edemezsiniz. Burada hepimize düşen görev var. Evvela kestirme yol aramayacağız bir iş için."
MECLİSE BİR YILDA 540 BİN KİŞİ GELDİ
Çiçek, 2014 yılında meclise gelen sayısı ziyaretçi sayısının 540 bini geçtiğine değinerek, “Hak kalmıyor, hukuk kalmıyor, insaf kalmıyor, ondan sonra memlekette o niye olmuyor şu niye olmuyor diyoruz. Ehliyeti de ortadan kaldırıyor. Liyakati ortadan kaldırıyor. Devleti çürütüyor. Devlete güveni çürütüyor. Ondan sonra o şöyle olursa bu böyle olursa diye insanlar ciddi bir iç rahatsızlık yaşıyorlar” diye konuştu.
Çiçek, 7 Haziran’da yapılacak seçimlerin ülkeye hayırlı uğurlu olması dileyerek “Allah devletimize milletimize zeval vermesin” diye dua ederek konuşmasını tamamladı.
ÖMER ERTUĞRUL