Cildimizle ilgili doğru bildiğimiz yanlışlar!
Acıbadem Eskişehir Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Eda Kibar Çamurlu, cilt hastalıkları ve tedavisiyle ilgili doğru bilinen yanlışları anlattı. !
@mersinhaber 'i takip et
Sağlıkla ilgili konuların toplumda her zaman ilgi çektiğini ifade eden Dr. Çamurlu, “Her insanın kendisinin veya yakınının bir sağlık sorunu ya da başından geçmiş bir tecrübesi vardır. Bu tecrübelerin ve bir şekilde öğrenilenlerin paylaşılması sonucunda, aslında bilimsel bir temeli olmayan ya da gerçekliği kanıtlanmamış pek çok bilgi, görüş ve söylentiler halk arasında kolayca yaygınlaşabilmekte ve yanlış inanışlara dönüşebilmektedir” ifadelerini kullandı. Dr. Eda Kibar Çamurlu, “Günümüzde bilgiye ulaşmak çok daha kolay gibi görünse de, aslında, doğru bilgiye ulaşmak, eskisine göre daha zordur. Özellikle sağlık ile ilgili konularda, daha dikkatli olmak, duyduklarımızı, gördüklerimizi iyice araştırmak, mutlaka konunun uzmanına danışmak ve ona göre karar vermek, bizleri yanlış yapmaktan ve sonra pişman olmaktan koruyacaktır" dedi ve doğru bilinen yanlışları anlattı.
KARACİĞER'İN SUÇU NE?
Kaşıntı durumu ile karşı karşıya gelindiğinde, bu durumun genellikle ciğerden geldiğine inanıldığını anlatan Dermatoloji Uzmanı, “Oysaki karaciğer ile ilgili sorunlar kaşıntıdan önce yorgunluk, halsizlik, sarılık gibi birçok belirti verir. Kaşıntının nedenini tespit etmek için ise, detaylı dermatolojik muayene gereklidir” dedi.
BIÇAK DEĞERSE İYİ Mİ KÖTÜ MÜ OLUR?
Uzun süre iyileşmeyen yaralarda deri tümörü ya da kanserden şüphelenildiğinde teşhisi kesinleştirmek için hekimin lezyonun bir kısmını ya da tamamını çıkarması gerekebildiğini ifade eden Dr. Çamurlu, “Böylece patolojik inceleme yapılır ve tanı koyulabilir. Bu durum inanılanın aksine, lezyonu kötüye dönüştürmek yerine erken teşhis koyulmasını sağlar” diye konuştu.
DERİ HASTALIKLARI BULAŞIR MI?
Ciltte kızarıklık, pullanma, kabuklanma ya da sulantı yapan pek çok deri hastalığının bulaşıcı olmadığına dikkat çeken Acıbadem Eskişehir Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Eda Kibar Çamurlu, "Örneğin, yaygın görülen; el egzaması (kontakt dermatit), sedef (psoriazis) ya da ala (vitiligo) bulaşıcı değildir. Bakteri, parazit ve mantarlar yüzünden oluşan deri hastalıkları bulaşıcıdır” şeklinde konuştu.
LAZER EPİLASYON KANSERE YOL AÇAR MI?
Dr. Çamurlu, yaklaşık 20 yıldır kullanılan lazer sistemleri ile, kanser bağlantısını gösteren herhangi bir bulguya bugüne kadar rastlanmadığını aktararak, şunları söyledi: “Yine bikini bölgesi lazer epilasyonu ile kadınlarda yumurtalıklar etkilenmez. Lazer epilasyon uygulamasının çocuk sahibi olmakla ilgili bir olumsuzluğa yol açması bilimsel olarak mümkün değildir. Lazer aslında tek bir dalga boyunda saflaştırılmış ışıktır. Radyasyon değildir. Lazer ışık dalgaları aynı anda aynı fazda bulunur ve birbirine paralel seyreder. Saç kılı inceliğindeki lazer ışığı uzak mesafelere kadar aynı incelikte ulaşabilir. Küçük yüzeylere yoğun bir enerji aktarabilir. Bu özelliğin sayesinde dokuya zarar vermeden hedeflenen alan örneğin kıllar ya da renk hücreleri yok edilmeye çalışılır.”
BOTOKS NEDİR?
Botoks hakkında da bilgi veren Dermatoloji Uzmanı Dr. Çamurlu şunları kaydetti:
“Botilinum toxini uygulandığı bölgedeki kasların kasılmasını zayıflatan, laboratuar koşullarında üretilen, protein yapıda bir maddedir. Uygun dozlarda, doğru bölgelere, hekim tarafından uygulandığında, hem tıbbi hem de kozmetik olarak güzel sonuçlar elde edilebilir. Yüz ifadesinde suni bir görünüm, kaşların çok kalkması veya kişinin tamamen mimik yapamıyor olması gibi istenmeyen sonuçlar, doğru doz ve doğru bölgeye uygulama yapılmadığında ortaya çıkar. Uygulayıcının, yani hekimin, bilgi beceri ve öngörüsü, sonuçları belirleyen önemli bir faktördür. Etki süresi kişiden kişiye değişmekle birlikte ortalama 4-6 aydır.”
DOLGU NASIL BİR GÖRÜNTÜ VERİR?
Dolgu uygulamalarının da yüz bölgesinde yaşın ilerlemesi ile birlikte gelişen hacim kayıplarının düzeltilmesinde kullanıldığını anlatan Acıbadem Eskişehir Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Eda Kibar Çamurlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gözaltındaki yorgun görünümün, mor halkaların düzeltilmesinde, alt ve üst dudak çevresindeki çizgilerin azaltılmasında, yanak dolgunluk kaybına bağlı oluşan ağız kenarlarındaki çizginin hafifletilmesinde çok güzel sonuçlar veren bir yöntemdir. Dolgu dendiğinde toplumda akla gelen yapay ve şişkin dudaklar olsa da, aslında bu yöntem doğru ellerde, doğru dozlarda yapıldığında hiç belli olmaz. Yeni nesil dolgu malzemeleri ile uzman hekimlerin uygulamaları ile gayet doğal ve estetik sonuçlar elde edilmektedir.”
MUSTAFA YILDIRIM