Yüzyıl Önceki Çanakkale Menüsü Üniversite Yemekhanesinde
18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Günü dolayısıyla İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi yemekhanesinde öğrenci ve personele Çanakkale Menüsü sunuldu.
@mersinhaber 'i takip et
18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Günü dolayısıyla İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi yemekhanesinde öğrenci ve personele Çanakkale Menüsü sunuldu.
18 Mart Çanakkale Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 100. Yıl Dönümü’nde İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi yemekhanesinde Çanakkale Savaşları’nın simgesi haline gelen buğday çorbası, üzüm hoşafı, kuru ekmek sunuldu. Menü öğrenciler ve personel tarafından ilgiyle karşılandı.
ÇANAKKALE MENÜSÜ GELENEKSELLEŞİYOR
Çanakkale Menüsü’nün İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nde gelenekselleşeceğini ifade eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, “Etkinlik tamamen bizim öğrenci kulüplerimizin, öğrenci birliğimizin fikriydi. Öğrencilerimiz 100 yıl önce kendi yaşlarında gönüllü olarak cepheye koşarak giden o kınalı kuzular o gün oralarda neler yaşadılar, neler hissettiler o ruhu hissetmek istediler. Biz de üniversite rektörlüğü olarak öğrencilerimize bu desteği sunduk. Bugün bunu devam ettiriyoruz ve bu geleneksel olacak. İstanbul Yeni yüzyıl Üniversitesi yemekhanesinde her 18 Mart gününde Çanakkale Menüsü’nden başka yemek çıkmayacak. Bu bir empati bir duygu paylaşımı. Aynı zamanda önemli dersler çıkarmak adına bu günü anmak istiyoruz” dedi.
“SINIRLARIMIZ ŞEHİT KANIYLA ÇİZİLDİ”
Bu yılın Çanakkale Savaşlarının 100. Yılı olmasının önemine de değinen Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, “Uluslararası sisteme bakacak olursak 100 yılda bir siyasi türbülansa giriyor. Daha fazlasını elde etmek adına doyumsuzluğunu gideremeyen devletlerin sömürgeciliği, emperyalizmi siyasi tarihe armağan edenlerin yeniden ülkelere milletlere haritalara ilgi duyduğu bir 100 yıllık dilimler ortaya çıkıyor. Şuanda yine öyle bir 100 yıl sonrasını yaşıyoruz. Ortadoğu’da yine birilerinin eline tutuşturulmuş bir kalemle etnik-mezhepsel çelişkileri artırarak, onları sahaya sürerek milletlerin birliğini bağını ruhunu dağıtmaya dair bir çabanın içinde olunduğu görünüyor. Bu yüzden Çanakkale önemli. Bizim sınırlarımız yapay değil. Bizim sınırlarımız şahadet mertebesine koşan bu toprağın altında koyun koyuna yatan şehitlerimizin kanıyla çizildi. Bunun bilinciyle 2015 yılının da Türkiye’de bir barış yılı olabileceğini umut ediyoruz. Bu topraklara şiddet ve savaş değil barış yakışır. Bu millete birbirinin kinini düşmanlığı besleyerek değil, barışı hoşgörüyü, kardeşliği yerleştirerek yaşmak yakışıyor. Çanakkale ruhu tekrar hatırlanmalı” diye konuştu.
“TARİH BİLGİ YIĞINI DEĞİLDİR”
Tarih çakılı bilgi yığını değildir diyen Prof. Dr. Hacısalihoğlu, “Tarih, şuur ve bilinç işidir, yaşayan bir şeydir ve oradan ders çıkarmakla ancak yaşatılabilir. Geleceğe taşımakla çıkartılabilir. Bilgi bilince ve şuura dönüşünce işe yarıyor. Sadece çakılı bilgi yetmiyor. Onu bir bilinç düzeyine taşıyıp bunu hayata dahil kılmak gerekiyor. Gençlerin her türlü sahiplenişi, farkındalığı her anlamda kıymetli, çünkü gençlik her ülkenin özgüven birikimidir. Onları özgüveninden koparmamak için tarihteki bütün gerçekleri olduğu gibi bütün yalınlığıyla, gerçekliğiyle ne abartmadan ne yok sayarak neyse onu aşılayarak geleceğe taşımak gerekir. Çanakkale için bırakın abartmaya ne kadar şey söylesek az kalır” ifadelerine yer verdi.
ÇANAKKALE RUHUNU YAŞATMAK GENÇLİĞİN ELİNDE
Çanakkale ruhunu gençlerin yaşatacağının altını çizen Hacısalihoğlu, “Gençlik şuanda çağına tanıklık eden önemli bir birikim. Biz de 30 yaşın altında genç nüfusun çevremizdeki birçok ülkeden yüksek olduğu bir potansiyele sahibiz ve bu önemli bir fiziki sermaye. Bizi ayağa kaldıracak, bizim eksiklerimizi giderecek şekilde geleceğimizi güvenli kılacak şey gençlerimizin bu bilinç düzeyine erişmesidir. Üniversiteler bunun için vardır. Tarih yaşananı takip edip ders çıkarmak için vardır. Üniversiteler bilginin sadece bir yerden bir yere taşınan alanları değil, değer, bilgi üreten bunu sadece dünyaya insanlığa sunan bir önemli entelektüel merkezdir. Biz Yeni Yüzyıl Üniversitesi olarak bu bilinçle öğrencilerimize hem hal oluyoruz. Böyle bir çabanın içinde olmak istiyoruz. Bu sadece 5 yıla mahsus bir şey değil. Günün birinde buralardan gittiklerinde sürekli bu bilinç düzeyi zihinlerine kazınsın, yürekle akıl arasında ki ilişki hiç eksilmesin” diye konuştu.
Büyük dedesinin Çanakkale Cephesi’nde savaştığını belirten İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi öğrencilerinden Aysel Erdem, ailesinden dinlediği hikayeyi şu sözlerle aktardı: “100. Yılın çok büyük bir önemi söz konusu. Son dönemlerde kendi dedemden bizzat öğrendiğim bir durum var. Yaklaşık bir ay önce dedemi kaybettik. Büyük dedem savaşa gitmiş ve 6 Sene sonrasında ancak geri dönebilmiş. Bulgaristan göçmeniyim. Bulgaristan’dan savaşa gidiyorlar.6 Sene sonrasında geri döndüklerinde evlatlarını kucaklayamayacak şekilde bitap bir halde geri dönmüşler. Bu durumu bana sofrada anlatırken gözyaşlarını tutamadı. Bundan ötürü çok duygu yüklüyüm bugün. Özellikle bugün onu tekrar yaşayabilmek onu tekrar yaşayabilmek onların duygularını tekrardan hissedebilmek için buradayım. Buğday çorbası tuzsuz, üzüm hoşafımız şekersiz. Bu savaşı buradan gelen güçle kazanmışız.”
Atalarımıza çok şey borçluyuz diyen İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi öğrencilerinden Merve Can Eser, “Buradaki atmosfer gerçekten çok kuvvetli çünkü o savaşı her defasında hatırlıyoruz çok büyük bir olaydı bizim için. Geldiğimiz yerleri unutmak istemiyoruz. Köklerimizi unutmak istemiyoruz. Unutmayacağız da unutturmayacağız da. Atalarımıza gerçekten çok şey borçlu olduğumuzun farkındayız. Onların bize bıraktığı bu vatanı gerçekten çok önemsiyoruz. Koruyup kollayacağımıza söz veriyoruz” ifadelerine yer verdi.