Hastalıkların Tuzaklarına Dikkat
Genel Cerrahi Uzmanı Op.Dr.Erdal Kaleli, pek çok hastalığın ortak belirtilerle birbirini taklit edebildiğini belirterek, “Bu nedenle kişi şikayetlerini önemsemeli ve mutlaka bir uzmana danışmalıdır” dedi.
@mersinhaber 'i takip et
Genel Cerrahi Uzmanı Op.Dr.Erdal Kaleli, pek çok hastalığın ortak belirtilerle birbirini taklit edebildiğini belirterek, “Bu nedenle kişi şikayetlerini önemsemeli ve mutlaka bir uzmana danışmalıdır” dedi.
Avusturya Sen Jorj Hastanesi Başhekimi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Erdal Kaleli bazen çok ciddi hastalıkları bile maskeleyebilen tuzak hastalıklar konusunda şunları kaydetti;
HEMOROİD Mİ? KOLON KANSERİ Mİ?
Hemoroid ya da basur, toplumda çok sık görülmekle beraber en yanlış bilinen hastalıklardan biridir.Hastalar çoğu kez, utandıklarından ya da önemsiz gördüğünden doktora başvurmazlar ve arkadaş ya da yakınlarından duydukları veya medyadan öğrendikleri doğru yanlış yöntemlerle başlarının çaresine bakma yolunu seçmektedirler.
Oysa hemoroid ya da basur, bazen can sıkıcı hastalıklarda da görülebilen belirtileri de göstermektedir. Rektal kanama, dışkılama alışkanlıklarında değişiklik gibi bazı belirtiler Kolon kanseri veya Ülseratif Kolit ve Crohn hastalıklarında da görülmektedir. “Son birkaç aydır kabızlık şikayetim başladı” ya da “Makattan kanamam var” diyen birisi bunun kolon kanseri nedeniyle olmadığından emin olmak için mutlaka bir doktora başvurmalıdır. Ailesinde kalın bağırsak kanseri öyküsü olan ve 40 yaşın üstündeki erkeklerin rektal kanama ya da bağırsak alışkanlıklarında nispeten ani değişiklik olması durumunda, gaitada gizli kan ve kolonoskopi ile kontrol edilmesi çok önemlidir.
Kalın bağırsakta polip dediğimiz mukozal oluşumlar, zamanla kolon kanserine dönüşme riski taşırlar. Bu oluşumların kolonoskopi ile saptanması ve polipektomi (polip çıkarılması) yapılması ileride gelişebilecek kolon kanserini önleyebilecektir. Ayrıca bazen makata yakın kanserlerin hemoroide neden olması da mümkündür. Bu nedenle özellikle rektal kanama ve kabızlık, basurdandır diyerek geçiştirilmemesi gerekir.
CROHN MU? KALIN BAĞIRSAK KANSERİ Mİ?
Aynı şekilde Crohn hastalığı da kalın bağırsak kanseri ile benzer belirtiler gösterebilen hastalıklardandır. Crohn ya da daha geniş anlamda İnflamatuvar Bağırsak Hastalıkları ince ve kalın bağırsakları tutan, zaman zaman alevlenmelerle seyreden kronik hastalıklardır.
Rektal kanama ve ishal atakları, karın ağrısı, kilo kaybı gibi belirtiler bu hastalıklarda olduğu gibi kolon kanserlerinde de görülebilmektedir. İnflamatuvar Bağırsak Hastalıkları daha erken yaşlarda görülür ve en önemli belirtisi kanlı mukuslu (sümüklü) ishaldir. Kanama kolon kanserinde olduğu gibi burada da koyu kırmızı renkli ve büyük abdestle karışık halde olur. Her iki hastalığın da teşhisinde ilk sırada kolonoskopi gelmektedir. Kolonoskopi ile kolaylıkla ayırt edilebildiği gibi, biyopsi alınarak patolojik olarak da kesin sonuca varılabilmektedir.
ÜLSER Mİ? KALP KRİZİ Mİ?
Mide ve onikiparmak ülserleri en sık göğüs kemiğinin alt ucu hizasında ve sırta vuran ağrı yaparak belirti verir. Genellikle çok şiddetli bir ağrı olmamakla beraber, bazen ani ve şiddetli göğüs ağrısı şeklinde de görülebilir.
Kalp krizinde de benzer bir ağrı söz konusudur. Çoğu zaman bir fiziksel aktiviteyi takiben kalp krizinde ağrının tipik yeri göğüs kemiğinin arkasında ve sıkıştırma şeklindedir. Bazen yayılma gösterebilir. En çok sol omuz sol kol ve boyun sol tarafına ve sırta da yayılabilir. Hastada ağrı sırasında terleme ve şiddetli bir halsizlik görülebilir. Her iki hastalıkta da bu şiddetli ağrılar öncesinde, benzer şekilde ama daha hafif ağrı nöbetleri görülebilir.
Ülser ağrısı midedeki asit aktivitesinin antiasit ilaçlarla azaltılması sonucunda çok hızlı azalır. Ya da süt gibi antiasit özelliği olan yiyecek ve içecekler ile hemen düzelme sağlanır. Bu durum ağrının ülser ile ilişkili olduğu anlamına gelebilir. Kalp krizine bağlı olan ağrı ancak dilaltı denilen damar genişletici ilaçlarla azaltılıp geçirilebilir. Bazen bu ilaçlar dahi yeterli olmamaktadır. Bu durumda en hızlı bir şekilde acil servise başvurmak gereklidir. Kesin tanı ise endoskopi ve kardiyak çalışmalar sonucu doktorlar tarafından konulmalıdır.