AK Parti ''İç Güvenlik Paketi'' için bilgi notu hazırladı
AK Parti ''İç Güvenlik Paketi'' için bilgi notu hazırladı
@mersinhaber 'i takip et
AK Parti "İç Güvenlik Paketi" için bilgi notu hazırladı
- "Son zamanlarda meydana gelen toplumsal olayların değişen dinamikleri, demokratik bir vizyondan ayrılmadan yeni tedbirler almayı zorunlu kılmaktadır"
- "Her kolluk amir ve memuru kendiliğinden arama yetkisine sahip değildir. Arama kararları ve sonuçları sıkı bir idari denetime tabi tutulacaktır"
- "Düzenlemedeki asıl amaç; demokratik bir hak olarak toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılanların tamamının hak ve özgürlüklerini güvence altına almaktır"
TBMM - AK Parti TBMM Grubu, bugün TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmesi beklenen "İç Güvenlik Paketi" konusunda milletvekillerine bilgi notu gönderdi.
"Özgürlükleri Koruma Paketi" başlığıyla hazırlanan bilgi notunda, "Son zamanlarda meydana gelen toplumsal olayların değişen dinamikleri, demokratik bir vizyondan ayrılmadan, yeni tedbirler almayı zorunlu kılmaktadır. Bazı gösterilerin demokratik hak taleplerinin önüne geçerek, terör örgütlerinin propagandasına dönüşmesi, vatandaşlarımızın can güvenliğini tehdit etmesi, kamuya ve özel kişilere ait bina, araç ve mallara zarar vermesi, hatta kimi zaman yağma girişimlerine dönüşmesi aşağıda detayları verilen tedbirlerin alınmasına yol açmıştır. Alınan tedbirlerdeki esas amaç, vatandaşların kendilerini güvende hissetmelerinin sağlanması, can ve mal emniyetinin temin edilmesi ve suç işlenmesinin önlenmesidir" denildi.
Tasarı ile temel olarak dört kanunda ve toplam olarak 21 yasada değişiklik yapıldığı belirtilerek, "Kolluğa arama yetkisinin verilmesi" konusunda, suç işlenmesinin önlenmesi, kaçan faillerin yakalanması, kişilerin hayatına, mal varlığına veya topluma yönelik tehlikenin önlenmesi amacıyla durdurulan kişinin üstü, eşyası ve aracının aranılarak suçla etkin mücadele etmek ve ayrıca vatandaşın uzun süre bekletilerek mağdur edilmemesi amacıyla kolluğa arama yetkisi verildiği kaydedildi. Kolluğa arama yetkisi verilirken, kolluğun keyfi davranışlarını önlemek amacıyla arama yetkisi belli şartlara bağlandığı ve kapsamlı bir denetim mekanizması öngörüldüğüne işaret edilen bilgi notunda, şunlar kaydedildi:
"Kolluğun arama yapabilmesi için; sınırlılık, yazılı olma hali, tutanak tutulması, gerekçelerin sunulması ve 24 saat içinde hakim onayının alınması gibi zorunluluklar detaylı bir şekilde tarif edilmiştir. Bu çerçevede; sadece mülki idare amiri tarafından önceden belirlenen sınırlı sayıdaki üst kolluk amirleri arama kararı vermeye yetkilidir. Yani her kolluk amir ve memuru kendiliğinden arama yetkisine sahip değildir. Verilecek arama kararı yazılı olmak zorundadır. (Acil durumlarda verilen sözlü emiri, en kısa sürede yazılı hale getirilmek zorundadır.) Araç aramalarında kişinin hangi şüphe ve hangi gerekçelerle arandığının ve yapılan arama sonucunda suç unsuruna rastlanıp rastlanmadığının tutanağa bağlanması ve tutanağın bir suretinin vatandaşa verilmesi zorunludur. Arama kararı, 24 saat içinde hakim onayına sunulacaktır. Arama kararları ve sonuçları sıkı bir idari denetime tabi tutulacaktır. Bu maddeyle yapılan düzenlemeler; AB müktesebatına da uygundur.
Avusturya, İtalya, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde her kolluk personeli doğrudan kişinin üstü, eşyası ve aracında arama yapma yetkisine sahiptir. Kimseden izin almasına da ihtiyaç yoktur. Yapılan düzenlemenin, sınırlama, denetim ve tutanak düzenleme zorunluluğuna tabi tutulmasıyla, AB standartlarının da ötesinde daha demokratik ve etkin bir denetim ve uygulama hayata geçirilmektedir. Ülkemizde de 2001 yılına kadar her kolluk amir ve memuru arama yetkisine sahip iken AK Parti Hükümetlerinin yaptıkları demokratik düzenlemelerle polisin keyfi uygulamalarına son verilmiştir. Keyfi uygulamalara son verme amacını taşıyan düzenleme, acil hallerde hakim kararı alınamadığı için suç ve suçu önlemede bazı zaaflara ve sorunlara yol açmıştır. Bingöl örneği gibi... Arama yapılabilmesi amacıyla hakim kararı beklenildiği zaman vatandaşın saatlerce bekletilmesi ve mağdur edilmesi gibi sorunlardan dolayı yeni bir düzenleme ihtiyacı hasıl olmuştur. Bu düzenlemelerle, keyfi uygulamaların önünü açmadan mevcut sıkıntılar giderilmektedir."
- Kolluğun kişiyi, tehlike ve suça karşı uzaklaştırmla tedbiri
Tasarıyla, polise, kişilerin hayatı, vücut bütünlüğü veya malvarlığı bakımından ya da topluma yönelik mevcut açık ve yakın bir tehlikeyi veya suç işlenmesini önlemek amacıyla; eylemin veya durumun niteliğine göre kişiyi koruma altına almak, uzaklaştırmak, gerektiğinde yakalayarak gerekli kanuni işlemleri yapma yetkisi verildiği kaydedildi.
Kolluğa verilen koruma altına alma ve uzaklaştırma tedbirinin, yakalamadan daha hafif ve oluşacak mağduriyetleri önleyen bir tedbir olduğu belirtilerek, "Örneğin; polis müdahale ettiği ve henüz suçun oluşmadığı bir ortamda kişileri bazen koruma altına almak ve bazen olay yerinden uzaklaştırmak şekliyle suçun oluşmasına engel olduğu gib, suçtan zarar görecek vatandaşın mağduriyeti de önlenmiş olunmaktadır. Önerilen tedbir, yangın sırasında itfaiye görevlilerini engelleyen kişinin, başkalarının can güvenliğini tehlikeye düşürmesi ve bundan dolayı olay yerinden uzaklaştırılmasından farksızdır. Bu tedbirlerle, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde provokasyonların önüne geçmek ve en temel demokratik haklardan biri olan gösteri hakkının sağlıklı olarak kullanılmasını sağlamak amaçlanmaktadır" görüşüne yer verildi.
Düzenlemenin AB ülkeleri müktesebatına uygun olduğu ve İngiltere'de Kamu Düzeni Kanunu'nun 14. maddesinde benzerinin bulunduğuna dikkati çekildi.
- Silah kullanma yetkisi
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nda var olan bazı yetkilerin, toplumsal olayların değişen dinamikleri göz önüne alınarak genişletildiği, polisin zor ve silah kullanma yetkisinin sınırının, toplumsal olaylar esnasında kullanılmayla genişletilmekte olduğu belirtilerek, "Ayrıca ateşli silahlarla ilgili kanunda sayılan silahlara ilaveten havai fişek, molotof ve diğer el yapımı olanlar dahil, demir bilye ve sapan ibaresi de eklenmiştir. Tasarıyla, molotofla yapılan saldırılara karşı kolluğa silah kullanma yetkisi verilmektedir. Mevcut kanun maddesinin ruhuna uygun şekilde vatandaşın canına, konutuna, işyerlerine, araçlarına, halkın tek tek veya toplu halde bulunduğu açık ve kapalı alanlara molotof ve benzeri maddelerle saldırılması hallerinde polisin silah kullanmasının şartları, 'saldırıyı etkisiz kılmak amacı ve saldırıyı etkisiz kılacak ölçüde' şeklinde belirginleştirilmiştir" denildi.
Almanya, ABD, İngiltere ve İrlanda'da da molotof kullanılması, üretilmesi ve satılmasının suç sayıldığı ifade edilerek, "Molotof kullanıldığında silahtan daha çok ağır sonuçlar ve mağduriyetler meydana gelmektedir. Sadece son 6 yılda molotofla işlenen suçlar araştırıldığında; 5 bin 458 olayın meydana geldiği ve bu olaylar sonucunda 3 polis ve 4 sivil vatandaş olmak üzere 7 insanımızın şehit edildiği, 406 polis, 1 asker ve 127 vatandaşımız olmak üzere 534 kişinin yaralandığı, 8 ambulans, 163 belediye otobüsü, 1936 polis aracı, 2 askeri araç, 507 özel ve kamuya ait araçlar olmak üzere toplam 2 bin 616 aracın yakıldığı, 290 okul, 44 sağlık birimi, 5 ibadethane, 161 siyasi parti binası ve 234 emniyet binası ve diğerleriyle birlikte toplam 2 bin 931 binanın hasar gördüğü tespit edilmiştir. Molotof kullanımının artması ve olayların yol açtığı zararlara karşı silah kullanılması, yakma ve yıkma olaylarını azaltacaktır" görüşüne yer verildi.
- Polisin gözaltına alma yetkisi
Suçüstü haliyle sınırlı olmak kaydıyla belirli suçlarda ve sadece mülki amirin belirlediği kolluk amirlerinin emriyle 24 saate kadar (şiddete dayalı toplu suçlarda 48 saate kadar) gözaltı yetkisinin verilmesinin öngörüldüğü belirtilerek, suçüstü halinde işlendiğinde gözaltı uygulanabilecek olan suçların; cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu imal ve ticareti, fuhuş, hırsızlık, cebir ve şiddet içeren suçlar, bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma, Kaçakçılıkla Mücadele, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Hakkında Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu'ndaki suçların sayma yoluyla belirlenduğu kaydedildi.
Türkiye'de polisin 2005 yılına kadar 24 saate kadar gözaltına alma yetkisi bulunmasına rağmen 4 Aralık 2004 tarihli Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişiklikle kaldırıldığı hatırlatılarak, uygulamada karşılaşılan sıkıntılar ve Avrupa ülkelerindeki benzer uygulamalar da göz önüne alınmak suretiyle suçun aydınlatılması ve suç faillerinin yakalanması amacıyla polis teşkilatına belirli sınırlandırmalar dahilinde bu yetkinin yeniden verildiği ifade edildi.
Gözaltı yetkisinin kullanımının şartlara bağlandığ belirtilerek, "Önce suçüstü halinin oluşması, Kanunda sayılan belirli suçların varlığı gerekir. Bu yetkiyi sadece mülki amirin belirlediği kolluk amirleri kullanabilecektir. Avrupa ülkelerinde polisin gözaltı yetkisi incelendiğinde; Fransa, İtalya, Danimarka ve Bulgaristan'da 24 saat, İngiltere'de 36 saat, Almanya'da muhafaza amaçlı 24 saat ve adli amaçlı 48 saat, Avusturya, Belçika, Polonya, Estonya ve İrlanda'da 48 saat, İspanya ve Macaristan'da 72 saattir" bilgisine yer verildi.
- Önleme dinlemesi
Önleme dinlemesi şeklinde tarif edilen Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nun ek 7. maddesinde düzenlenmiş olan istihbari dinlemede yeni düzenleme öngörülmediği belirtilerek, mevcutta var olan hakimin 24 saat içerisinde karar vereceğine dair düzenlemenin Anayasa'nın 22. maddesine uygun olarak 48 saat şeklinde değiştirildiği, değişiklikle suçluların takibini ve incelemeleri mümkün kılan dinlemelerdeki istismarları ve kötü niyetli kullanımları önleme amacına yönelik olduğu kaydedildi.
Bilgi notunda, "Geçmişte masum kişiler sahte isimlerle, IMEI numaraları üzerinden ve hiçbir illiyet bağı bulunmayan örgütlerle irtibatlandırılarak dinlenmiş ve haberleşme özgürlükleri ihlal edilmiştir. Bu dinlemeler, kanuna aykırı şekilde yapılmış ve organize bir şekilde dinlemelerin başka amaçlarla servis edildiği yapılan soruşturmalarla tespit edilmiş ve bu nedenle gerekli idari ve adli soruşturmalar açılmıştır. Düzenlemeyle bir daha bu tür hukuksuzlukların yapılmaması için birden fazla denetim mekanizmaları getirilmiştir. Dinlemeler demokratik siyasetin denetimine açılmakta ve geçmişte hiçbir şekilde bilgi paylaşımının yapılmadığı dinlemeler, Parlamento'nun denetimine açılmak suretiyle şeffaflaştırılmıştır. Meclis'te kurulanAraştırması Komisyon Raporu'nda belirtilen tavsiyelere uygun düzenlemeler yapılmıştır. Bu çerçevede: dinlemeler yılda en az bir kez denetlenecek. Denetlemeler Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından da yapılabilecek. Denetimlerin sonuçları bir rapor halinde TBMM Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu'na sunulacaktır. İletişim tespit kararlarını sadece Ankara'da yerleşik, kanunla belirlenmiş makamlar tarafından verildiğinden ve bu işlem uzmanlık gerektirdiğinden karar almaya yetkili ve görevli hakim Ankara ağır ceza mahkemesi üyesi olarak düzenlenmiştir. Yapılan değişiklik, dinleme konusunda yeni bir yetkilendirme değil, vatandaşların haberleşme özgürlüğünün korunması için dinleme süreçlerinin disiplin altına alınmasına yöneliktir" denildi.
- Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri
Toplantı ve gösteri yürüyüşlerine, kanunda var olan silah, taş, plastik çubuk, sopa, demir bilye, havai fişek, yakıcı ve yaralayıcı eczalar ve benzeri maddelerle, kimliğini gizlemek amacıyla yüzlerini bez ve benzeri şeylerle kapatanlara verilecek cezaların artırıldığı, terör örgütü propagandasına dönüştürülen gösterilerde de belirlenen cezaların daha da ağırlaştırıldığı ifade edildi.
"Düzenlemedeki asıl amaç; demokratik bir hak olarak toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılanların tamamının hak ve özgürlüklerini güvence altına almaktır" denilen bilgi notunda, suç işlemeyi kolaylaştırmak amacıyla kimlik gizlemek, yüzünü kapatarak hukuka uygun toplantı ve gösteri yürüyüşlerini kanunsuz hale getirmek ya da doğrudan suç işleme amacıyla kanunsuz biçimde bir araya gelerek vatandaşın iş yerini ateşe vermek, camını kırmak gibi kamu düzeni ve güvenliğini bozmaya yönelik girişimlerin engellenmesnini temel hedeflerden biri olduğu vurgulandı.
Mevzuatta da terör örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde "kimliğini gizlemek amacıyla yüzünü tamamen veya kısmen kapatmanın" suç olarak düzenlendiği belirtilerek, "Muhalefetin; 'silah taşımaya 1 yıl ceza verilirken, sapan taşımaya 2 yıl ceza getirildiği' iddiası tamamen gerçek dışıdır. Ateşli silahlar ve patlayıcı maddelerin ruhsatsız olarak bulundurulması halinde öngörülen ceza 1 yıldan 3 yıla kadardır. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nda ruhsatlı dahi olsa silahla toplantı ve gösterilere katılmak suçtur. Dolayısıyla ruhsatsız silah bulundurmanın cezası ayrı (1 yıldan 3 yıla kadar) ve silahla toplantı ve gösterilere katılmanın cezası ayrı (1 yıldan 3 yıla kadar) düzenlenmiştir. Ruhsatsız silahla toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılması halinde hem ruhsatsız silah bulundurmak ve hem de silahla toplantı ve yürüyüşlere katılmaktan iki ceza görecektir. İddia edildiği gibi toplantı ve gösteri yürüyüşleri dışındaki alanlarda sapan veya demir bilye bulunduran hiç kimseye ceza öngörülmemektedir. Kamu düzenine zarar verilmesine yol açacak şekilde sapan ve demir bilyeyle toplantı ve yürüyüşlere katılmak ise suç olarak değerlendirilecektir. Çünkü bu malzemelerin suç olarak nitelendirilen taş veya lastik çubuktan daha çok yaralayıcı olduğu bir gerçektir. Hiçbir demokratik gösteri hakkı ve bu hakkın kullanımı, molotofla, silahla, mancınığa benzeyen sapanla, yakıcı maddeyle katılmayı, masum vatandaşları ve kolluk kuvvetlerini yaralama veya öldürme hakkını vermez" denildi.
- Uyuşturucuyla mücadele ve kiralık araçların denetimi
Tasarıyla, piyasadan ucuz fiyatla elde edildiğinden kullanımı daha çok gündeme gelen Bonzai uyuşturucu maddesinin esrar ve eroin gibi değerlendirilerek cezasının arttırıldığı, aynı çerçevede her türlü uyuşturucunun okul, kışla ve benzeri yerlere 200 metre mesafe içinde satılması halinde de cezanın daha da arttırıldığı kaydedildi.
Araç kiralayanın kimliği ile araç bilgilerinin kolluğa bildirilmesinin öngörüldüğü, son 5 yılda toplam 20 bin 469 suç olayının kiralık araçlarla işlendiği, kiralık araçlarla işlenen suç sayısında özellikle hırsızlık, dolandırıcılık, emniyeti suiistimal, kapkaç, uyuşturucu kaçakçılığı gibi suçlarda giderek artış olduğu belirtilerek, sorunu gidermek ve etkin bir kayıt tutulmasının amaçlandığı bildirildi.
Vali ve kaymakamlara yaygın şiddet olaylarında vatandaşın can ve malına yönelik saldırıları önlemek ve asayişi sağlamak amacıyla kamu kurum ve kuruluşlarının ambulans, itfaiye, çekici ve benzeri araç ve gereçleri ile personelinden yararlanabilmeleri, buna uymayanların oluşan zararlardan sorumlu tutulmaları nın öngörüldüğü, ayrıca valilere suçun aydınlatılması ve suç delillerinin ivedilik arz eden durumlarda toplanabilmesi için kolluğa talimat verebilmesi imkanı getirildiği ifade edildi. Düzenlemelerle valilerin cumhuriyet savcıları yerine geçtiği noktasındaki iddialarının tamamen asılsız olduğu ifade edildi.
Emniyet Teşkilatı Kanunu'nda yapılan değişikliklerle başta rütbe düzenlemeleri olmak kaydıyla emniyet müdürlerinin görevlendirilmesi, emniyet teşkilatına emniyet hizmetleri dışından yapılan atamalar disiplin kurulu kararı ile memuriyetten çıkarma cezası alanlar hakkında önemli düzenlemelerin yapıldığı, polis kolejlerinin kapatılarak öğrencilerin Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı dengi okullara geçirilmesi öngörüldüğü belirtildi.
Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu'ndaki düzenlemelerin Türkiye'nin zun süreden beri tartışılan demokratik talep ve ihtiyaç olduğu belirtilen bilgi notunda, özgürlüklerin güvenlik altına alınmasının, demokratik siyasetin egemen olduğu ve belirlediği kamu düzenenin korunmasıyla mümkün olduğuna vurgu yapıldı.
Muhabir: Melda Çetiner Karagöz
Yayınlayan: Hamdi Çelikbaş